4 Mart 2010 Perşembe

hayat büyük bir trajedi.

hayata dair sahip olduğumuz birsürü trajik olay varken, şu sıralar en göz önünde olanı 5 hazirana kadar ev cezasına çarptırılmış olmam.
bunu ilk duyduğuma hiçbir tepki vermeden, karşımda kırmızı duvarı izleyişim, o duvarla 4 ay geçireceğim anlamına geliyordu. 4 ay boyunca 3 oda 1 salonun bulunduğu bu evde ne yapabilirdim?
ilk olarak kendi odamdan başlarsam, ve yaşamak için her odaya 1 ayımı ayırırsam belki kendimi iyi hissedebilirdim. başlarda iyi bir fikir gibi gelmesine karşın, sonralarında bunu gerçekleştirmenin ev mensuplarını(koltuklar, masalar, çamaşır askısı, bulaşık makinası, televizyon ve diğer bilimum ev aletleri) zorlayacağını düşündüm.

ev aletlerime karşı bu kadar dokunaklı olmam, gözlerimi yaşarttı ve önümüzdeki 4 ayı düşünmeyi bırakarak, zuhal topalla evlendirme programını izledim.
ilk gün bunu düşünmeyi bırakmış olsam da, ikinci gün kıyafetlerim hiç giyilmedikleri için tozlanmaya başladı. anahtarımı kullanmadığım için, paslandı. ve koltuklar oturmaktan eskiyordu.
evden dışarı çıkmamak için, selenanın her bölümünü ezberlemiş, evlendirme programlarına katılan bütün insanları tanır olmuştum.
semih bey talibi semihayı pazartesi günü beğenmemişti ama salı günü gelen talibi selda onu çok etkilemişti. lakin diğer gün, seldanın alçak bir kadın olduğunun ortaya çıkması semih beyi derin hüzne boğdu.
tüm bunlar bana bir şey katmadığı gibi, televizyonun karşısındaki pembe koltukta uyumama sebebiyet veriyordu. zira zuhal topal ve izleyicilerinin oyun havası eşliğinde dans edişleri ayık durmama yaramıyordu.
tüm bunların dışında, sürekli olarak evde olduğum için gıda tüketimim %80 oranında artmıştı. her can sıkıntısında ağzıma attığım lokmalar, bel, bacak, göbek bölgesinde yağlar olarak bana kendilerini gösteriyorlardı.
cam bozuktu ve açılmıyordu.
artık eve o kadar alışmıştım ki, odamdan ev telefonuna olan mesafe bile bana yollar gibi geliyordu. arada yürüyüşe çıkıp, koridoru dolaşıyordum.
çarşamba günü, kalüferin üzerine kıyafet konulabileceğini keşfettim.
evdeki bitmek bilmeyen, macera dolu keşiflerim yerini, yastığa gömülen uykulu suratıma bırakırken zaman acımazsızca ilerliyordu.
önümüzdeki günlerde, evde yer değişikliklerine olanak sağlamak istiyorum. belki içimde gizli kalmış yeteneklerimi de dışarı çıkartabilirim.
gülegüle.

1 yorum: